9 Mayıs 2010 Pazar

HAFIZA KARTLARI

http://www.youtube.com/watch?v=pDOzRdRisOEFlash Hafıza Kartları











Flahs hafıza kartları pek çok media formatını güç harcamadan depolamamızı sağlarlar.MP3 playrlar,oyun consolları, telefonlar, kameralar ve fotoğraf makinelerinde digital depolama alanları olarak kullanılmaktadırlar.

Electronik hafıza kartları pek çok formatta değişik amaçlar için kullanabilmektedir.Katı durum depolama araçları olarak da ifade edibilceğimiz kartlar mekanikten çok elektronik yapıya sahiptirler.





BİOS chip

Compact Flash

Smart media

PCMA Tipi hafıza kartları



Flash hafıza kartları EPROM chipler gibidirler( Elektronik Silinebilir Programlanabilir Hafıza Okuyucular) yapısında iki adet transistör bulunmaktadır.



Flash Hafıza kartlarını kullanmamızın birkaç avantajı vardır.



Hard disk gibi hareket eden kısımları yoktur.

Hızlı erişime izin verirler.

Hafif ve küçüktürler.



Peki neden hard disk kullanıyoruz sorusunun cevabı çok basit çünkü megabyte başına hard diskin fiyatı flash hafıza kartlarından oldukça düşüktür.

Smart Hafıza Kartları,Solid State Flopy Disk kartlar (SSFDC) smartmedia kartlar olarak bilinmektedirler ve Toshiba tarafından üretilmişlerdir. 2 MB ‘tan 128 Mb kadar hafızaya sahip kartlar bulunmaktadırlar.




CompactFlash kartlar 1994 yılında Sandisk tarafında üretilmişlerdir. Smart media kartlardan iki şekilde farklıdırlar. Öncelikle daha kalındırlar ve kontrol edilir bir chip kullanmaktadır.




Daha kalın olmaları smart media kartlarına göre daha çok hafıza alanına sahip olmalarını sağlamıştır.8 MB’tan 100 GB kadar hafızaya sahiptirler.



Hafıza kartlarınızı USB girişli özel kart okuyucularla , laptopların PCMCIA girişleriyle bilgisayarınıza bağlayabilirsiniz.
SD Hafıza Kartları: Genelikle fotograf makinelerinde ve kameralarda kullanılan hafıza kartı çeşididir.SDHC kartların devamı niteliğindedir.

SDHC kartların kapasiteleri 4, 8 , 16 ve 32 GB a kadar çıkarken SD kartların hafızaları 2 GB ile sınırlıdır.
http://www.youtube.com/watch?v=pDOzRdRisOE

24 Nisan 2010 Cumartesi

LED TV NEDİR  ?


Teknolojik ürünlerin yeni pazara çıktıklarında ne kadar pahalı olduklarını zamanla fiyatlarının nasıl düştüğünü hepimiz biliriz. Peki, şirketler satışlarının devamlılığını nasıl sağlayacaklar.

Elbette üründe küçük değişiklikler yapıp yeni isimler koyarak.



Samsung'un yeni LED TV ile yaptığı da bu pazarlama taktiği. LCD ekran TV arkadan florsan yerine LED' lerle aydınlatarak artık sıradanlaşan ve fiyatları düşen LCD den başka bir şey değil.

Şu An Kullandığımız LCD TV ‘lerin eksikleri Neler Peki?
Florsan kullana LCD ekran TV' ler ekranda siyah bölgelerin oluşturulması esnasında görüntü kayıpları oluşurken LEDTV nin kendine has bölgesel LED söndürme tekniği ile daha iyi siyah noktalar oluşturulmaktadır. Aynı zamanda Florsan ışıklarda renk çeşitliliğinin olmaması da bir dezavantajdır.
LED TV ekran aydınlatmasını iki şekilde gerçekleştirmektedir. Ya ekranın arka bölümü LED'lerle aydınlatılmakta ya da televizyon ekranının yan kenarları LED 'le aydınlatılmaktadır.
Yandan aydınlatmalı LEDTV 'ler LED kaynaklarının köşede olmasından dolayı oldukça ince olabilmektedirler ve LCDTV LEDTv'ler dahi daha ucuza maliyetleri olmaktadır.
Öte yandan ekran aydınlatmalı LEdTV ler oldukça koyu siyah noktalar oluşturmaktadır.Siyah bir ekran gerektiğinde o bölgedeki LED lerin tümü kapanmaktadır.
Peki LEDTv’ler plazma ekran TV’lerden daha iyi mi görüntü elde etmektedir.Bu sorunun kesin yanıtı henüz verilemiyor.İki ürününde farklı görüntüler de başarılı oldukları çoğu zaman ayır edilemedikleri söylenmektedir.
LEDTV ve LCD TV deki en büyük düşük enerji tüketimiyle LEDTV’nin oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz.LEDTV aynı zamanda plazma Tv kalitesinde görüş açısı sağlamaktadır.

16 Nisan 2010 Cuma

IPTV(Internet Protocol Television) Televizyon/ve veya görüntü sinyallerinin genişbant (kablo internet/DSL) kullanıcısı aboneler veya izleyicilere internet protokolü üzerinden dağıtıldığı sistemlere denmektedir. Bu sistem genel olarak geniş bant işletmecisi tarafından sağlanan internet bağlantısına paralel olarak aynı altyapı üzerinde tahsis edilen bir bant genişliğiyle sağlanır. IPTV kendi başına bir protokol değildir. Halen tüm dünyada 100 milyondan fazla evde genişbant internet bağlantısının kurulu olduğu bilindiğinden IPTV'nin önümüzdeki yıllarda çok büyük bir hızla gelişme göstermesi beklenmektedir.

Görüntü yayınının bantgenişliği gereksinimlerinden dolayı IPTV bağlantılarının dağıtılması gereklidir. IPTV hem canlı tv yayınını (multicasting) hem de banttan yayını (VOD, Video on Demand) içerir. Bu yayınları izleyebilmek için televizyona bağlı bir set üstü alıcı cihaz ya da bilgisayar gerekiyor. IPTV için genellikle canlı TV yayınları için IGMP version 2 (kanal değiştirme işaretleşmesi) ve kayıttan izlemeler (VOD- iste ve izle) için ise RTSP protokolleri kullanılıyor. Canlı TV yayınlarının dağıtılmasında peer-to-peer (P2P, kullanıcıdan kullanıcıya) teknolojisinin kullanıldığı protokoller de yeni yeni ortaya çıkmakta. Bunun geleneksel dağıtım modellerine göre esas avantajı veri dağıtım yükünün kullanıcılar arasında paylaştırılabilmesi suretiyle dağıtıcının işletim giderlerini büyük ölçüde indirebilmesinde yatıyor. IPTV için kullanılan görüntü sıkıştırma formatları MPEG-2, H.264, WMV (Windows Media Video 9 ve VC1), XviD, DivX, ve Ogg bulunuyor.

IPTV'nin geleneksel TV sistemlerine göre en önemli avantajları her kullanıcının ayrı bir yayını izleyebilmesi ve iki yönlü iletişim yeteneğinin olmasıdır. Bu sayede kullanıcının dizi üzerinde denetim (durdurma, ileri, geri sarma v.b.) ve darbantlı kuzeni web uygulamalarında olduğu gibi izleyeceği şeyi özgürce seçebilme olanakları bulunmaktadır. Servis işletmecileri tüketicinin görüntü, data ve telefon iletişimini ayni paket içinden alabildiği bu uygulamaya "Tripleplay" demektedirler. Bir genişbant (KabloTV/KabloNet veya ADSL) hattından tüketiciye "tripleplay" sunabilmek için işletmecinin hem IPTV hem de IP Telephony (VoIP, Voice over IP) teknolojisini kullanması gerekiyor.

Halen IPTV 'nin alternatifi geleneksel uydu, kablo ve yersel yayın dağıtım teknolojileri. Ancak, kablo şebekesi kolayca geliştirilerek uyumlu hale getirilebiliyor. Diğerleri de geri dönüş yolunu genişbant, telefon veya cep şebekeleri üzerinden tamamlayarak iki yönlü etkileşimli TV(iTV) haline getirilebiliyorlar.

ABD'de iste ve izle(VOD) yayınları genellikle kablo TV şebekesinden DVB protokolü kullanılarak veriliyor ve adına IPTV denmiyor. Ancak, İtalya'da Fastweb, İspanya'da Telefonica'nın işlettiği Imagenio var. Japonya'da Yahoo BB /Softbank, Hong Kong'da NOW Broadband TV, yeni açılan SuperSun halen IPTV alanında faaliyet gösteren önemli işletmeci kuruluşlar.

2004 yılında SBC şirketi "Lightspeed" isimli büyük bir projeye para yatırdı. Proje tamamlandığında 18 milyon abonesine 20- 25 Mbs hızında internet hizmeti, internet üzerinden telefon ve IPTV sağlanacak. Gerekli yazılımın bedeli olarak sadece Microsoft'a $400 milyon dolar verecek. Bundan ayrı olarak gerekli şebeke altyapısını kurabilmek üzere de $4 milyar dolar harcıyor. Bu yatırımda en büyük pay yaklaşık 1.7 milyar dolar ile Alcatel'in vereceği erişim ve fiber teknolojileri, IP routing, Ethernet santral çözümleri, şebeke sistemleri ve tümleştirme hizmetleri bulunuyor. Bu anlaşma yepyeni ve tümleşik bir IPTV şebeke çözümü konusunda SBC, Microsoft ve Alcatel sistemlerini global anlamda biraraya getirmektedir.

2005 Ocak ayında ABD merkezli Verizon da Microsoft'un IPTV çözümünü kullanma konusunda onlara katıldı. CEO'sunun söylediğine göre Verizon $73 milyar dolarlık yatırıma girişmiş. Yeni fiber sisteminden saniyede 100 megabit hızla veri indirilebilecek, sisteme 15 megabit hızla çıkılabilecek. Bu Verizon'un FiOS isimli yeni şebekesini halen ABD'nin en hızlı, en etkileşimli şebekesi yapmaya yeterli. 2005 yılı sonuna kadar 3 milyon eve ulaşılacağı ve ve hızla büyümeye devam edileceği açıklanıyor.

Öte yandan Swisscom/Bluewin 600 kadar abone ile Kasım 2004'den bu yana deneme yayınlarını sürdürmekte idi. Bell Canada, Bell South, Reliance (Hindistan) ve TelecomItalia da bu yeni teknoloji üzerinde çalışmaktalar. Fastweb, Yahoo BB ve Swisscom/Bluewin dışında Belgacom da bu yıl ticari bir IPTV hizmetini başlatıyor.

Halen 2.5 milyon dolayında olan IPTV abonesinin 2010 yılına kadar olan 5 yıl içinde on kat artarak 25.9 milyon abone sayısına ulaşacağı, ve 10 milyar dolardan fazla bir ciroya ulaşacağı hesaplanmaktadır. Şu anda IPTV tüm dünyadaki yayıncıların, telekomcuların ve kablocuların en gözde konusu. Eksponansiyel bir gelişme bekleniyor. Kaliforniya merkezli Multimedia Research Group da 2004 yılında abone sayısı 1.9 milyon dolayında olan IPTV hizmetlerinin 2008 yılında 25.3 milyon aboneye ulaşacağını hesaplamış. 2004 yılında 635 milyon dolar olan abone gelirlerinin aynı 4 yıl içinde 7.2 milyar dolara tırmanacağını hesaplıyor. (Türkiye için bu değerlerin yüzde biri, yani 2008 IPTV cirosunun 72 milyon dolar olmasının beklenmesi çok hatalı olmaz sanıyorum)

Bu alanda uydu işletmecilerinin nasıl davranacakları da henüz belirginleşmiş değil. Bölgeler arası aktarımcı mı olacaklar, yayın dağıtıcısı mı olacaklar, yoksa doğrudan yeni etkileşimli hizmetlerin servis sağlayıcısı mı olacaklar henüz belli değil. TDG araştırmacısının söylediğine göre 20 milyonu geçen abone sayısı için hibrid teknolojilerin kullanılması Telekom şirketlerinin TV ya da, internet şebekesi üzerinden telefon hizmetleri(VoDSL) vermelerinin önüne geçecek ve hakimiyet kazanacaktır. TDG araştırmasına göre olay telekom şirketlerini aşarak kablo ve GSM şebekelerinin de dahil oldukları çoklu ortam şebeke topolojilerini etkili kılacaktır. Uydu işletmecileri kablo TV işletmecileriyle rekabet edebilmek için yayın repertuarlarını IPTV esasına göre iste ve izle(VOD) yayınlarıyla çeşitlendirebilmek zorundadır. Fiber hatların ulaşamadığı yerlerdeki kullanıcılar IP si olan VSAT terminalleri ile şebekeye girecek. Küçük çanaklarla hızlı veri akımı sağlanabiliyor. Ancak, doğrudan son kullanıcılar için hala oldukça pahalıdır. 2004 ile 2010 yılları arasında sektörün yıllık bileşik gelişme hızının %102 gibi çok cazip bir boyutta olacağı beklenmektedir. Şu anda internette mevcut iste ve izle(VOD) görüntü yayınları ayda 15 dolar gibi bedelle alınabilen genişbant(hızlı internet) servislerinden indirilebliyor. Ucuz ve son derece elverişlidir. Kullanıcısı da çok. Ama şimdi bir de bunun gerçek yayın kalitesinde ses ve görüntüler indirilebilen IPTV halini düşünün. Endüstriyel olarak eski dengelerin tümünü değiştireceği kesindir. Örneğin TV endüstrisi artık içeriği yayıncının müşteriye ittiği modelden, tüketicinin istediği içeriği kendine çektiği modele doğru geçiyor, eski düzen tersine dönüyor. Bu bir devrim olarak tanımlanabilir..

14 Nisan 2010 Çarşamba

Elektronik ve Haberleşme

Elektronik ve Haberleşme

Casper, kullanıcılar için yeni Casper Nirvana 12,1" Tablet PC modellerini piyasaya sundu.


Daha önce cep telefonlarında kullanılan dokunmatik ekran özelliğini dizüstü bilgisayara taşıyan Casper Nirvana 12,1" Tablet PC, güvenliği maksimuma çıkaran parmak izi okuma özelliğini de içinde barındırıyor.

Casper Nirvana 12,1" Tablet PC, küçüklüğü, kolay taşınabilirliği ve dokunmatik ekran özelliğine sahip olmasının yanı sıra, en son teknolojik özellikleriyle de ön plana çıkan bir ürün.

Casper tarafından piyasaya sunulan Casper Nirvana 12,1" Tablet PC, toplantıdan toplantıya koşan profesyonelleri, dizüstü bilgisayarı yanında olmadan yaşayamayan teknoloji tutkunlarını, müzik ve resim arşivi olmadan rahat edemeyenleri, kısacası teknolojiyi daima yanında bulundurmak isteyenlere yönelik geliştirilmiş bir ürün.


180 derece dönebilen dokunmatik ekrana sahip olan Casper Nirvana 12,1" Tablet PC'nin "Touch Screen" özelliği sayesinde; kullanıcılar fare veya tablet kalemi ile yaptıkları pek çok şeyi parmaklarıyla da yapabiliyor. Örneğin sayfaları gezebiliyorlar, ekran üzerinde ikonların kontrolünü yapabiliyorlar, hatta yazı bile yazabiliyorlar.


Casper Nirvana 12,1" Tablet PC'nin işletim sistemi Windows Vista. Parmak izi okuyan fingerprint sistemi ile kullanıcılar Casper Nirvana 12.1" Tablet PC'lerinin içerisindeki verilere, elektronik postalara en hızlı, en güvenilir ve en kolay şekilde erişebiliyor.

Diğer özellikler

* Beyaz ve siyah olmak üzere iki renk seçeneği

* 1.3 MP Entegre Web Camera

* Bluetooth

* DVD Yazıcı

* Parmak izi okuyucu (fingerprint)

* Kensington Lock Desteği

* 180 Derece dönebilen dokunmatik ekran

Casper'ın Tablet PC modelleri,1099 Dolar+KDV ve 1599 Dolar+KDV arasında geniş bir fiyat yelpazesine dağılmış durumda. Tercih edeceğiniz işlemci ve benzeri donanımsal özellikler, PC'nin satış fiyatının belirlenmesinde önemli rol oynuyor.
http://www.youtube.com/watch?v=aA-tOsM6F4Y

EMO DUYURUSU

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye, bilgi teknolojileri altyapısı, kullanımı ve hazırlık endeksinde irtifa kaybediyor...
Bilgi Toplumu Stratejisi Hedefleri Kağıtta Kaldı
Türkiyeye İnternetin gelişinin 17. yılı 12 Nisanda doldu. Geçen ay sonunda yayınlanan Küresel Bilgi Teknolojileri Raporu, 5-18 Nisan tarihleri arasında kutlanan İnternet Haftasına gölge düşürdü. Rapora göre Türkiye, 133 ülkenin yer aldığı, hem bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısı, hem bu teknolojilerin kullanımı hem de hazırlık endeksinde sınıfta kaldı. Ağ Toplumuna Hazırlık Endeksinde geçen yıl 55. sıradan 61e düşen Türkiye, bu yıl da 69. sıraya geriledi. Türkiyede ilk kez 2006 yılında yürürlüğe konulan 5 yıllık Bilgi Toplumu Strateji Belgesi hedefleri de kağıt üzerinde kaldı.

Bilgi Toplumu Strateji Belgesi (2006-2010) kapsamında İnternet kullanıcı yoğunluğunun 2010 yılında yüzde 51e çıkması hedeflenmişti. Ancak küresel krizin etkisiyle 2009 yılında bu oran yalnızca 2.3 puan artarak yüzde 38.1 olabildi. Stratejinin hazırlandığı dönemde yüzde 14 olan İnternet kullanıcısı oranı yıllık ortalama 6 puan artabilmiştir. Hedefin yakalanabilmesi için bu yıl İnternet kullanıcısı oranının 12.9 puan birden artış göstermesi gerekmektedir ki, bu olası değildir.

Yine Strateji Belgesi hedefleri içerisinde genişbant abone yoğunluğunun yüzde 2den 2010 yılında yüzde 12.5e çıkarılması hedeflenmişti. Ancak 2007de bu oran yüzde 6, 2008 yılında yüzde 8.4 olurken; geçen yıl yüzde 9da kaldı. Bu hedefin de 2010 yılında gerçekleştirilemeyeceğini söylemek kehanet olmayacaktır. Nitekim AKP Hükümeti de yayınladığı 2010 Yılı Programında, Bilgi Toplumu Strateji Belgesindeki yüzde 12.5lik hedefi yüzde 11e çekmiştir.
Bilgi teknolojileri alanında 3.1 milyar dolar olan pazar büyüklüğünün 2010 yılında 9.6 milyar dolara çıkarılması hedeflenmişti. Ancak 2007 yılında pazar büyüklüğü 4.7 milyar dolar, 2008 yılında 7.1 milyar dolar olurken, 2009 yılında 6.8 milyar dolara geriledi. Bu veriler pazar büyüklüğünde de hedefin yakalanamayacağını göstermektedir. AKP Hükümetinin 2010 Yılı Programında da bilgi teknolojileri pazar büyüklüğüne ilişkin 2010 yılı hedefi 9.6 milyar dolardan 7.5 milyar dolara çekilmiştir.

Ağ Toplumuna Hazırlıkta Durmak Yok Düşüşe Devam
Bilgi Toplumu Stratejisi hedeflerinin gerisinde kalındığı gibi ülkemizin dünya sıralamasındaki yeri de geriledi. Dünya Ekonomik Forumunun ve Dünya İçin İş Okulunun (INSEAD) birlikte hazırladığı, mart ayı sonunda açıklanan, Küresel Bilgi Teknolojileri Raporuna (2009-2010) göre Türkiye, 133 ülke içerisinde Ağ Toplumuna Hazırlık Endeksinde yine geriledi. Ağ Toplumuna Hazırlık Endeksine 2001 yılında 41. sıradan giriş yapan Türkiye, 2007 yılında 55. olmuştu. Sıralamada 2008 yılında 61e düşerken, 2009 yılında da 69a indi.

Bu genel endeksin dayandığı "çevresel faktörler, hazırlık ve kullanım" başlıklı 3 bileşene bakıldığında da Türkiyenin ciddi bir gerileme içerisinde olduğu görülmektedir. Çevresel faktörler bileşeninde 56. sıradan 59a düşen Türkiye, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanım bileşeninde 54ten 62ye gerilerken; bilgi ve iletişim teknolojilerine hazırlık bileşeninde ise 69. sıradan 90. sıraya kadar düştü.

Altyapı Gelişimi Umut Vaat Etmiyor

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin altyapısının gelişimini ve yaygınlaşmasını gösteren endeks sıralamasında, 2008 yılında 60tan 62ye düşen Türkiyenin 2009 yılında da aynı düzeyde kaldığı görülmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerine ilişkin yasal çerçeve açısından 56. sıradan 63. sıraya düşen Türkiye, bilgi ve iletişim teknolojileri pazarının gelişimine ilişkin alt endekste 66. sıradan 64e çıktı. Ancak bu 2 sıralık yükselişle, önceki yıl yaşanan düşüşü telafi edemeyen Türkiye, 2007 yılında bulunduğu 51. sıranın oldukça gerisinde kaldı.

BİT Hazırlığında Türkiye Yayan Kaldı

Bireysel olarak bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımına hazırlık endeksinde Türkiye, 64ten 94e kadar geriledi. İş dünyasının faaliyetleri sırasında bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanmaya hazır olma durumunu gösteren endekste 63. sıradan 79. sıraya indi. Kamunun bilgi ve iletişim teknolojilerine hazır olma endeksinde ise geçen yıl 65.likten 87. sıraya düşen Türkiye, bu yıl ancak 83e ilerleyebildi.
Kullanım bileşenini oluşturan 3 alt endeksten bireysel olarak bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanım endeksinde 61. sıradan 55. sıraya, kamunun kullanımı endeksinde 60. sıradan 57. sıraya yükselen Türkiye, iş dünyasının kullanımında 48. sıradan 54. sıraya düştü. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin bireysel kullanım endeksinde bu yıl yaşanan yükseliş geçen yıl yaşanan 4 sıralık düşüşü telafi ederek, Türkiyeyi 2 sıra yukarı çıkardı. Ancak kamunun kullanım endeksinde bu yıl yaşanan yükseliş, geçen yılki 4 sıralık düşüşü dahi telafi edemedi.

İşsizlik Yapısal, Çözümler Sanal

Tüm dünyanın küresel ekonomik krizden etkilendiği dikkate alındığında, ülkemizin diğer ülkeler içerisindeki sıralamada gerilere düşmesi yalnızca küresel ekonomik krizle açıklanamayacak yapısal sorunların varlığına işaret etmektedir. EMOnun 2009 yılı araştırmasına göre bilgisayar mühendislerinin yüzde 9.5i, elektronik haberleşme mühendislerinin yüzde 8.3ü, elektronik mühendislerinin yüzde 7.7si, elektrik-elektronik mühendislerinin de yüzde 10.7sinin işsiz olduğu belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumunun bu yıl ilk kez yayımladığı mesleki alanlara göre işsizlik verilerine bakıldığında da bilgisayar alanında meslek lisesi, yüksek okul ya da fakülteden mezun olmuş olanlar arasında işsizlik oranı yüzde 20.6dır. Bu oranla bilgisayar alanı, 21 mesleki alan içerisinde en yüksek işsizliğin olduğu 4. meslek grubudur. Mevcut mezunlara dahi iş bulamayan AKP Hükümeti, 2010 Yılı Programında resmi eğitim kurumları dışında sertifika programlarıyla bilgisayar alanındaki işgücü arzını artırmayı planlamıştır:
"BİT (bilgi ve iletişim teknolojileri) sektörünün nitelikli personel ihtiyacı, belirlenecek uzmanlık alanlarındaki uluslararası kabul gören sertifika programları vasıtasıyla karşılanacaktır."

Yabancı mühendislerin ve teknik elemanların ülkemizde çalışmasını kolaylaştıracak bu tür düzenlemeleri yaşama geçiren AKP Hükümeti, her yıl mezun olan 6 bin yeni bilgisayar, elektronik, elektronik haberleşme, elektrik-elektronik mühendisine nasıl iş bulacağını açıklamak zorundadır.
Gelir dağılımı uçurumu ve genişleyen yoksulluk, eğitim başta olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımında yoksunluğu beraberinde getirmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşabilmesi, bu alanda tüketen değil üreten bir ülke olabilmemiz için, ekonomi politikalarının yönünün kamuya döndürülmesi zorunludur.